AİLE PLANLAMASI - (Zuhurâtı Izhârı'l-Vakf-ı Güneş 2.cilt)

 

AİLE PLANLAMASI

 

Aile planlaması dedikleri çocuk yapmamaktır. Besleyeceğin ka-dar yap diyorlar niceleri de çocuk arıyor milyarlar veriyorlar. Allah’ın muradı iradesi olmazsa olmaz. Allah’ın iradesine karışmış oluyorlar ne ma’lum o senin yaratılmasına engel olduğun çocuğun kız veya oğlan belki bir alim çıktı belki Allah’ın sevgili kulundan çıktı onun için şimdi zahir hükme gelecek olursak küçük çocuğun katili ile büyük adam katili bir değil öldürdüğün küçük çocuğun cezası daha fazla olur belki öldürülen o çocuk bir ordu kumandanı çıkabilir. Zahirde buna mani olduğundan cezası çoktur bu hususlarda Allah’a hakkı ile güvenmiş olanlar bu günahı işlemeye cesaret edemezler olur ki Allah’ın hoşuna gelmez onun yaratılmasına mani olan çocuk belki bir alim çıkar belki bir ülema çıkar ümmeti Muhammed’e iman saçar diyerekten karışa-mazlar. Rahman isminde bütün yaratılan mahlukatın rızkı bana aittir der.

Bir misal verelim hepimizin memleketinde eskiden motor yoktu biçer yoktu öküz ve sığırlar ile tarlalar araziler imar yapılır ağaç sa-banlar ile sürülürdü nüfus az olduğu halde o günlerde idare edili-yordu. Allah’ın emri ile nufus artınca insanların aklına tıraktörü ilham etti biçer makineleri yaptıran insanların aklına kafasına koyan Cenâb-ı Hak’tır. Onun bildirmesi ile yapılır. Onun aklına kalbine ilham etmesi ile yapılır.

Yoksa insan kendinin malı değil kendindeki zeka kendinin malı olsa zekasını kaybetmemesi lazım bazen insanların bir kısmı ihtiyar-layıp yaşlanınca zekasını kaybediyor şuur da gidiyor. Eğer Allah’tan bir müsaade olmasa ezberindekini bile diline getiremezsin çünkü Cenâb-ı Hak Hadisi kudsisinde Ben insanların sırrındayım insanlardan zuhur eden sır benim sırrımdır.” buyuruyor. İşte insanların kafasında-ki sırrı Allah’ın bildirmesiyle onun şekli şemalini kalbine ilham edip koyması ile olur. Yoksa insan ondan bir hidayet yardım ilham bildiri olmadan hiçbir şey yapamaz basit olarak namazdaki okuduğu sure ve ayetleri hiç birisini hatırına getiremez kalbe getiren kalbte tutturan öğreten hepsi Allah’ın sırrıdır ve onun iradesi dilemesi ile olur.

Aile planlamasına gelince sahabelerden Peygamberimiz sallalla-hu aleyhi ve sellem Efendimize sordular ki: Allah indinde en büyük günah hangi günahtır ya Resulallah dediler. Buyurdu ki: Allah’a eş, şirk koşmak Allah’tan gayrilere puta, Ay’a, Güneş’e Ateş’e buna ben-zeyenlere Allah diye tapmak, Maazallah Allah korusun ümmeti Mu-hammed’i. Tekrar sahabeler bu günahtan küçüğü hangi günahtır? Ya Resulallah. Allah’tan korkmayarak hayâ edip utanmayarak Müslüman-ların namuslarına göz dikip kendi komşularının namuslarına tecavüz etmek. Bu günahtan küçüğü hangisidir ya Resulallah rızkını temin edemem ve besleyemem diye bu zan üzere evladını katl etmek bu katl ise evladın dünyaya gelmesine mani olarak ana rahminde çocuğu helak ediyorlar.

O çocuğu halk etmekte ana babanın elinde hiçbir güç kuvvet yoktur. O çocuğu iki damla sudan halk eden onun yaratılmasını mu-rad eden Allah’ın iradesi ile o çocuk ana rahminde halk olunuyor. Al-lah’ın iradesi olmadan nice servetlerini doktorlara bir takım insanlara paralar saçanlar çocuk üretimine çocuk yaratılmasına muvafık olamı-yorlar. O çocuğu kendi kafanca rızk besisi için daha ana rahminde iken dünyaya gelme yolunu kesip helak etmek kararını veriyorsun.

Allah’a haşa akıl mı öğretiyorsunuz. Benim düşüncemce fazla çocuk yapmayacağım dediğin ana rahmindeki helak ettiğin çocuğun iyice ayan açık tetkik edip biliyor musun? Dünya alemine gelince ya senin öldürdüğün o çocuk dünya aleminde Allah’ın sevdiği bir alim yetişir Allah’ın kullarını günahlardan çekip onları ikazına irşadına çalışır kulları Allah’a sevdirir Allah’ı da kullarına sevdirir bütün insan-lara ilim irfan iman saçar böyle bir alim gece gündüz evinde tek başına ibadet yapan bin tane abitten hayırlıdır.[1]

Veyahutta senin helak ettiğin dünyaya gelmesine mani olduğun bir çocuk hem dinine hem devletine hem milletine yararlı vatanı, milletini, ordu, yurdunu İslamiyet’e çevirip dinsiz kafirlerden vatanı milleti devleti Allah için dini koruyan muhafaza eden bir kumandan çıkmayacağı ne malum. Sen kendi kafandan bu iki yöndeki bütün insanlara dine devlete insanlara menfaatı dokananların helak olma-larına daha ana rahminde iken kendi kafandan fetva verip bunların katil edip helak olmasına sebep oluyorsun. Acaba Allah indinde çok mükafatlar mı? ecirler, sevaplar ikramiyeler mi alacaksın yoksa Allah’ı gücendirip Allah’ın gazabına, azabına layıkmı olacaksın kendini iyice bir vicdan, şefkat, merhamet terazisine vur. Düşün ona göre terazili konuş terazili yürü. Kafandan fetva verme.

Bir misal daha münasip düştü. Şeytanla Fravun birleşip hamama girdiler. Soyundular hamam yapacaklar. Şeytan bir sihir yaptı Fravu-nun önündeki suyu dondurdu. Fravnun önündeki birikilen su buz dondu elindeki hamam tasını çalmaya başladı su yok buz var. Şeytan seyir ediyor. Fravun biraz telaşlanınca şeytan Fravuna ne yaptın aciz mi oldun dedi. Fravun bilemiyorum ki ne oldu bu su buz dondu aciz kaldım. Deyince şeytan dedi ki sen Allah’lık tanrılık davası ediyorsun Allah olan tanrı olan böyle bir şeylerden aciz olur mu deyince Fravun şeytana dedi ki hep bu işleri bana yaptıran sensin. Şimdi bana geri-den gülüyorsun. Deyince fravun tekrar şeytana sordu? Acaba Allah’ın halk ettiklerinin içinde senden benden Allah indinde daha şerli kimse var mı acaba sorunca? Şeytan var dedi. Fravun tekrar olarak yani senden benden Allah indinde daha şerli kimseler var mı sorunca vardır cevabına kimlerdir deyince Şeytan “Mennâın lilhayr” Anlamı yani Allah’ın hoşuna gelen rızasına uygun olan bir hayır işin yapıl-masına yapılmamak için mani olanlar senden benden Allah indinde daha şerlidir. Diye cevap verdi.[2]

Münasip düşen ikinci bir konu: Cenâb-ı Hak izin verirse inşallah kısadan onu da ilave edelim. Kendi bulunduğum Gaziantep Merkeze bağlı olan eski adı Çarpın yeni adı Işıklı köyümüzde kendi komşumuz yaşları doksana yakın bir yaşta bir adam var idi. İsmine Hacı Ahmed derler idi. O adam bir gün yanıma gelip bana şöyle konuşmaya baş-ladı. Dedi ki bu köy halkımız hepiciğimiz babayın aleyhinde çok dediler kodular ile babayın arkasından gıybet yaptık. Sebebi ise ba-ban bir kız ile evlendi. Ondan çocuk olmadı. Sonra onu öldü mü bıraktı mı dedi ondan sonra bir kız ile yine evlendi ondan da çocuk olmadı. İkinci bir kadın ile evlendi ondan da çocuk olmadı. Üçüncü sizin ananızı Allah’ın emriyle aldı. Üçüncü ananızı alınca köy halkından babayın hakkında aleyhinde gıybetinde çok bulunduk. Amma bilme-den anlamadan işin ilerisini bilip düşünmeden kendi kafadan kendi görüşümüze göre yanlış görüşümüze göre çok gıybetler dedikodular yaptık. Köy halkı dillerinde bu adam kadın tüccarı oldu. Diye çok çok gıybetinde düşünmeden gıybetini yaptık. Amma bizler anlamadan bilmeden kendi görüşümüzce yanlış hatalı olduğunu sonradan sizler dünyaya gelince o zaman anladık yanlış olduğunu çünkü babanız sizin annenizi Allah’ın emriyle almasa idi halkın yanlış dedikodularına bakıp da anneniz ile evlenmese idi sizler dünyaya gelir miydiniz.

Şimdi hatamızı anladık görüş ve düşüncelerimizin yanlış olduğu-nu anladık. Allah günahlarımızı afetsin buyurdular. Burada riya iftihar Rabbım karıştırmasın İnşallah. Adam kendi komşumuz olduğundan evimize gece gündüz çeşitli deliler cin tutan sara hastaları, felç hasta-lığına düşenlerin geldiklerini ve onlardan hiçbir maddi para karşılık beklemeyerek onların sıhatları için çalıştıklarımızı görür idi. Cenâb-ı Hak’kın lutfu ile onlara şifa olanları da görür idi. Ondan dolayı bu sözleri söyledi ki Allah’ın kullarına menfaat beklemeyerek sıhatlarına kavuşmalarına ve diğer insanların refahına kavuşmalarına maddi menfaat beklemeyerek çalışıldığını bir kısım insanların da Allah’ın lut-fu ihsan hidayeti ile şifa bulup fayda gördüklerini görünce bu sözleri bizlere ifade buyurdular.

 


[1] Hadisi Şerif Kenzilül İrfan 1001 Hadis.

[2] Müzekkin Nüfus kitabı.

<<< Önceki Kayıt - Sonraki Kayıt >>>