Niyet - (Zuhurat-ı Vakf-ı Güneş)

 

NİYET

 

Yine niyet hakkında Hadis-i Şerif’de buyuruluyor ki;

 

اِنَّ اللّٰهَ لَا يـَنْظُرُ اِلٰى صُوَرِكُمْ وَلَا اِلٰى اَعْمَالِكُمْ بَلْ يَنْظُرُ اِلٰى قُلُوبِكُمْ وَ نِيَّـتِكُمْ  

 

Yani Allahu Teala sizin suretinizi düzeltip; cübbe, sarık, hırka, tac ve ibadet ile halka görünüşünüze bakmaz, ancak sizin kalbinizde kurup kendi düşüncelerinizi, halka bildirmediğiniz şeylere ve niyetinize, ne niyette olursanız ona bakar. Niyetinizi daim eyleyin.[1] Yani Allahu Teala’nın kullarının hepsini Hakk’a vasıl edip, kendi onlara hizmetçi gibi kalmak niyetinde olanı hepsinden yüksek eder. Kulun niyetindekini bi-lir. Kalplere her daim bakar. Kendi nefsini düşünmeyip, Allahu Teala’nın kullarını düşünen kimseyi Cenab-ı Hakk düşünür. Daim kendini düşüneni, O düşünmez.

Yine bir Hadis-i Şerif’de buyuruluyor ki;

 

اَلْاٰمَانَةُ تَجْلِبُ الرِّزْقَ وَالْخِيَانَةُ تَجْلِبُ الْفَقْرِ

 

Yani, nasın malında ve ırzında emanete malik olmak[2] yani Allahu Teala’nın kullarının hayatına, malına, namusuna, huzuruna ve itikatlarına yetkisi dahilinde, bilgisi miktarında, olanlara acınıp muhafazasına çalışır. Kötü yönlerden iyi yönlere ve Allah’ın rızasına ve Allah’ın sevgisine kavuşmaya ve Allah’ın rızasına muhalif olan yönlerden ve dünya sevgisi ve şeytanın iğvasından ve nefsin heva ve arzularından koruyup, kurtarmak niyetinde olmak ve gayretinde olmak olan kimsenin bu hali, bu niyeti vüs’at-i rızk, yani rızk bolluğu getirir. Bunun aksi ise hainlik, rızk darlığı ve sıkıntı getirir.

 

Hadis-i Şerif’de buyuruluyor ki;

 

نِيَّةُ الْمُؤْمِنِ خَيْرٌ مِنْ عَمَلِهِ وَنِـيَّهُ الْمُنَافِقِ شَرٌّ مِنْ عَمَلِهِ

 

Yani “mü’minlerin kalpte taşıdıkları güzel, halis niyetleri yaptıkları hayırdan daha hayırlıdır”[3]. Münafıkların kalplerinde taşıdıkları kötü niyetleri, yaptıkları kötü şerlerden daha şerlidir. Niyet halis, iman selamet, niyet fasid, insan melamet, derler. Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sel-lem buyuruyor ki; İnsanın vücudunda ufak bir et parçası vardır. O ufak et parçası fesada yönelirse, vücuttaki bütün azalar fesada yönelir. O ufak et parçası ıslah olursa, vücuttaki bütün azalar ıslaha yönelir; bu da kalptir.

Hadis-i Şerif’de buyuruluyor ki;

 

رَجَعْنَا مِنْ جِهَادِ الْاَصْغَرِ اِلَى الْجِهَادِ الْاَكْبَرِ

 

Yani, “küçük harpten büyük harbe döndük”[4] Ashab-ı kiram sordu; Daha bundan büyük harp hangisidir ya Resulullah? Buyurdu ki bundan büyük harp; evimizde, aile ve dünya işleri ile ve nefsimiz ve şeytanla uğraşmamız. Cenab-ı Hakk’ın nazargahı olan kalbe sahip olmak, mücadele harbi, bundan büyüktür, buyurdu.

 


[1] Müzekkin Nufus, s. 215.

[2] Kenzül-İrfan 1001 Hadis, s. 95/560.

[3] Kenzül-İrfan 1001 Hadis, s. 9/35.

[4] Camiu’s-Sağir Muhtasarı, c. 3, s. 90.

<<< Önceki Kayıt - Sonraki Kayıt >>>