ZEKÂT - (Sırru'l-Esrar 2.cilt)

ZEKÂT

 

Zekât kulun kulluktaki sadakatına işaret eder. Bundan dolayı zekâta sadaka da denilmiştir. Zekât; kitap, (Kur’an-ı Kerim), sünnet ve icama-i ümmetle sabittir.

Cenâb-ı Allahu Teâlâ hazretleri ayeti kerimde:

 وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۜ وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ

“Namazınızı dosdoğru huşu edeb üzere kılın ve zekâtınızı verin. İyi bilin ki kendiniz için hayır olarak ne takdim ederseniz Allah indinde onu bulursunuz. Muhakkak ki her amelinizi hakkıyla görendir”[1] Allahu Teâlâ’nın indinde hiçbir amel meçhul kalmaz ve zay olmaz. Her ne yaptıysanız onun karşılığını bulursunuz, demektir.

Rasulü Ekrem ve Nebiyyi Muhterem sallallahu Teâlâ aleyhi vesellem hazretleri hadisi şeriflerinde:

حَصِّنُوا أَمْوَالَكُمْ بِالزَّكَاةِ وَدَاوُوا مَرْضَاكُمْ بِالصَّدَقَةِ وَاسْتَقْبِلُوا أَمْوَاجَ الْبَلٰٓاءِ بِالدُّعٰٓاءِ

“Mallarınızı zekât ile koruyunuz, hastalıklarınızı sadaka ile tedavi ediniz, belaları dua ile niyaz ile karşılayınız”[2] deyi buyuruyor.

Malının zekâtını vermeyen kimseler hakkında Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem efendimiz hadisi şeriflerinde:

مَانِعُ الزَّكَاةِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِي النَّارِ

“malının zekâtını vermeyen kimse yevmi kıyamette cehennemdedir”[3] deyi buyuruyor.

Zekât; hür, Müslüman, erginlik çağında, akıllı, borcundan ve havaici asliyesinden fazla üzerinden bir sene geçmiş olan nisab miktarı bir mala sahip olan kimselerin zekât vermeleri farzdır.

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem efendimiz hadisi şerifte:

 لَا زَكَاةَ ف۪ي مَالٍ حَتّٰى يُحُولُ عَلَيْهِ الْحَوْلُ

“bir malın üzerinden bir sene geçmedikçe, o mala zekât yoktur”[4] buyuruyor.

 

Havaici asliye dediğimiz; İnsanın asil ihtiyaçları olan oturduğu ev, giydiği elbiseler, ev eşyası, bineği, kullandığı silahı, ticaret için olmayan kitapları, zanaat aletleri gibi geçimini sağlayan şeylerdir.

Nisab

Altının nisab miktarı; yirmi miskal yani şeri hesaba göre80.18 gram örfi heseba göre96 gram altın.

Gümüşün nisap miktarı; ikiyüz dirhem yani şer’i hesaba göre561.20 gram örfi hesaba göre641 gram gümüş veyahutta bu miktar altın veya gümüş değerinde olan ticaret malı veya paradır.

Âlimlerimizin bir kısmı şer’i hesaptan bir kısmı ise örfi hesaptan verilmesini uygun görmüşler.[5]

Ticaret için olmayan fazla miktardaki ev eşyası yenilecek ve içilecek şeylerden, kitap, altın veya gümüş haricindeki süs eşyalarından zekât verilmez.

Bir kimsenin kendi malı olduğu halde elinden çıkıp da faydalanamadığı ve bir daha eline geçme umudu kesilmişse bu mallardan zekât verilmez. Bu mallara mal-ı zimar denir. İspatı mümkün olmayan, inkâr edilen alacak paralar, kırda gömülüp yerleri unutulmuş geçer paralar ve kaybolmuş diğer mallar bu kısımdandır. Bu mallara zekât düşmez. Fakat bunlar tekrar ele geçince eğer nisab miktarında ise ele geçtiği andan itibaren üzerinden bir sene geçince zekât verilmesi gerekir.

Nisab miktarı malı olan kimsenin verecek borcu varsa bundan düşer. Borcu düştükten sonra kalan parası nisab miktarı kalır ise onun zekâtını verir. Eğer kalmamış ise onun zekâtı verilmez.

Ticaret için değil de yalnız kiralarını almak üzere insanların mülkiyetlerinde bulunan evlerden, dükkânlardan, gelir getiren tesislerden, kablardan, aletlerden, makinelerden ve nakil vasıtalardan zekât gerekmez.

Bunların kirasından getirdiği gelirinden toplanan paralar; nisab miktarına ulaşırsa, karşılığında borcu yoksa ve üzerinden bir yıl geçerse veya zekâtı verilecek diğer para ve eşyalara ilave edilmekle zekâta tabi olur.

Zekâtın lüzumu için nisab miktarındaki bir malın üzerinden bir sene geçmelidir. Nisab miktarı hem senenin başında hem de sonunda gereklidir. Sene ortasında azalmasına itibar olunmaz.

Zekât veren adamın zekâtını vermek için dil ile söylemesi şart değil kalb ile niyet etmesi yeterlidir. Allah niyetini biliyor.

Bir mal zekâtı verilmek icap ettikten sonra zayi olsa üzerinden zekât borcu kalkar.

Zekât vermek için ayırdığı parası zayi olursa tekrar zekât vermesi gerekir.

Nisab miktarındaki altın, gümüş veya onlara eşit para ve malın kırkta birine göre zekât verilir.

 


[1] Bakara suresi 2/110.

[2] Beyhaki, Şuabu’l-İman c.3.s.282/3557 (Beyrut). Tabarani, el-Mu’cemü’l-Kebir c.10.s.128/10196 (Musul). Deylemi, el-Firdevsü bi Me’sûri’l-Hıtab c.2.s.129/2658 (Beyrut).

[3] Tabarani, el-Mu’cemü’s-Sağir c.2.s.145/935 (Beyrut). Heysemi, Mecmau’z-Zevaid c.3.s.64 (Kahire). Munavi, Feyzü’l-Kadir c.5.s.505 (Mısır). Kenzü’l-İrfan binbir hadis s.18/86 (Osmanlıca baskı).

[4] Beyhaki, Sünenü’l-Kübra c.4.s.95/7064 (Mekke-i Mükerreme). Deylemi, el-Firdevsü bi Me’sûri’l-Hıtab c.5.s.197/7940 (Beyrut). Münavi, Feyzü’l-Kadir c.6.s.426 (Mısır). Mülteka Tercümesi Mevkûfat c.1.s.303.

[5] Ömer Nasuhi Bilmen İslam İlmihali.

<<< Önceki Kayıt - Sonraki Kayıt >>>