ABDESTİN FAZİLETİ - (Sırru'l-Esrar 2.cilt)

ABDESTİN FAZİLETİ

 

 

Rasulü Ekrem ve Nebiyyi Muhterem sallallahu Teâlâ aleyhi vesellem efendimize hizmet etmekle şereflenen Enes radıyallahu anhuya hitaben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem efendimiz:

إِنِ اسْتَطَعْتَ أَنْ لَا تَزَالَ عَلَى الْوُضُوءِ فَإِنَّهُ مَنْ يَأْتِهِ مَلَكُ الْمَوْتِ وَهُوَ عَلٰى وُضُوءٍ يُعْطِ الشَّهَادَةِ

“elinden geldiğince abdestli olmaya gayret et zira bir kimseye abdestli olduğu halde melekü’l-Mevt Azrail aleyhisselam ruhunu kabz için gelse o kimseye şahadet rütbesi ata olunur”[1] deyi buyurduğu Enes radıyallahu anhudan rivayet olunmuştur.

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem efendimiz diğer bir hadisi şeriflerinde:

مَا مِنْ أَحَدٍ مِنْ أُمَّت۪ي اِلَّا أَعْرِفُهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالُوا كَيْفَ تَعْرِفُهُمْ يَا رَسُولَ اللّٰهِ ف۪ي كَثْرَةِ الْخَلَائِقِ؟ فَقَالَ أُمَّت۪ي غُرٌّ مُحَجِّلُونَ مِنْ أَثَارِ الْوُضُوءِ

“kıyamet gününde ümmetimi tanır-bilirim” deyince sahabeler diyorlar ki “ya Rasulallah o kadar çok halkın kalabalığın içinde nasıl bilirsin?” Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki “onların yüzlerinin, ellerinin ve ayaklarının beyazlığından bilirim zira abdestin nurundan ümmetimin yüzleri elleri ayakları beyaz olur”[2] deyi buyurmuştur.

إِذَا تَوَضَّأَ الْعَبْدُ  الْمُسْلِمُ اَوِ الْمُؤْمِنُ فَغَسَلَ وَجْهَهُ خَرَجَ مِنْ وَجْهِه۪ كُلُّ خَط۪يئَةٍ نَظَرَ إِلَيْهَا بِعَيْنِه۪ مَعَ الْمٰٓاءِ أَوْ مَعَ آخِرِ قَطْرَ الْمٰٓاءِ فَإِذَا غَسَلَ يَدَيْهِ خَرَجَ مِنْ يَدَيْهِ كُلُّ خَط۪يئَةٍ بَطَشَتْهَا يَدَاهُ مَعَ الْمٰٓاءِ أَوْ مَعَ آخِرِ قَطْرَ الْمٰٓاءِ فَإِذَا غَسَلَ رِجْلَيْهِ خَرَجَ كُلُّ خَط۪يئَةٍ مَشَتْهَا رِجْلَاهُ مَعَ الْمٰٓاءِ أَوْ مَعَ آخِرِ قَطْرَ الْمٰٓاءِ حَتّٰى يَخْرُجُ نَقِيًّا مِنَ الذُّنُوبِ

“Müslüman, mü'min kul, abdest alıp yüzünü yıkadığı zaman gözü ile bakarak işlediği her günah yüzünden su ile yahut suyun son damlası ile çıkar. Ellerini yıkarken, elleri ile tutarak işlediği her günah su ile yahut suyun son damlası ile ellerinden çıkar. Ayaklarını yıkarken, yürüyerek işlediği her günah su ile yahut suyun son damlası ile ayaklarından çıkar. Kul günahlarından tertemiz çıkıncaya kadar bu böyle devam eder”[3]

Diğer bir hadisi şerifte iki cihan serveri Muhammed Mustafa sallallahu Teâlâ aleyhi vesellem:

مَنْ تَوَضَّأَ فَأَحْسَنَ الْوُضُوءَ خَرَجَتْ خَطَايَاهُ مِنْ جَسَدِهِ حَتّٰى تَخْرُجَ مِنْ تَحْتِ أَظْفَارِه۪  

“Bir kimse abdest alır ve abdestini güzel eylerse edeplerine riayet ederek huzur ile alırsa bedeninden günahları çıkar. Hatta tırnaklarının altından bile çıkar”[4] buyurmuşlardır.

Yayha ibni Muaz rahmetullahi aleyh buyuruyor ki

 اَغْسِلُوا وُجُهَكُمْ بِمٰٓاءٍ اَعْيُنُكُمْ وَاغْسِلُوا أَلْسِنَتِكُمْ بِذِكْرِ خَالِقُكُمْ وَاغْسِلُوا قُلُوبَكُمْ بَخَشْيَةِ رَبِّكُمْ وَاغْسِلُوا ذُنُوبَكُمْ بَالتَّوْبَةِ اِلَى بَارِئِكُمْ ثُمَّ اغْسِلُوا اَعْضٰٓاءَ كُمْ بِالْمٰٓاءِ يَنْفَعُكُمْ 

“yüzlerinizi, gözlerinizi su ile lisanızı sizi halk eden yaratan Rabb’ınızı zikir ile kalplerinizi haşyetullah Allah korkusu ile yıkayınız ve günahlarınızı Cenâb-ı Hakk’a tevbe ve rücu ile yıkayınız. Sonra azalarınızı pak su ile yıkayınız ki size faydası olsun”[5] buyuruyor.

Abdest alırken elin, yüzün, ayağın, şehadet getirerekten azaların dış kısmı yıkanıyor. Bunun iç temizliği, manevi temiziğinide düşünerekten ya Rabbi! Sen hidayet eyle. Nasıl ki elimi bu zahir su ile temiz-tahir ettim ise sen bana hidayet eyle ki elimi haram yerlerden muhafaza et ya Rabbi, elimi harama sürdürme.

Ağzına su verdiği gibi zahirde bu su ile ağzımı temize çıkardığım gibi ya Rabbi! Sen lisanımı malayaniden, gıybetten, küfürden, fuhşiyetten muhafaza et, ağzımı temize çıkar, zikrinde daim et ya Rabbi.

Burnumu senin rızan olmayan pis kokulardan muhafaza et. Burnumu yıkadığım gibi manevi gönül kokusunu senin rıza kokunu ver ya Rabbi. Başka nefsin arzu mundar, havai arzularının kokusundan kalbimi temize çıkar.

Sair azalar bu şekilde hem zahir usullerine dikkat ederek zahiren uzuv azaları temizleyerekten ya Rabbi! Su ile bunları temize çıkarıyorum amma sen yardımınla, aşkınla, maneviyatımı temize çıkar.     

Bu şekilde abdestini aldın, temiz olarak kıbleye yönelip, usulü üzere niyetimizi yaparak, nasıl ki elimi, gözümü dünya işlerinden çektim, kalbimi de sen dünyanın havai arzularına kaydırma ya Rabbi.

Nasıl ki ceset kafasimle sana yöneldim ise kalbimi de sağa sola olan takıntılarından kurtarıp beni sana çevir ya Rabbi.

Allahu ekber. Sen büyük Rabbimin huzuruna durdum, elimi dilimi senden gayrisinden bağladım, senin huzuruna durdum, kalbimi de senden gayri kaçkıntılı yerlerden çevir sana bağla ya Rabbi.

Böyle huzurla namaz kılınırsa ilk temellerinde bu bina ölçülü gider. Arada kalbe başka fikir gelmemenin imkânı yok. Fakat namazın, abdestin, temelini ölçülü kurdu, sonradan kalbe arada başka fikirler gelsede namaz sonuna kadar huzurlu gider İnşaallahu Teâlâ.

Başlangıcında huzur, ölçü yoktur, hemen günde üç öğün yemeğe adet etmiş gibi hemen çabucak kılıp pırtmak niyetinde olursa huzur yok, edeb yok, bu şekilde huşu, huzura ulaşması zor.

Allah yardımcımız olsun, hidayet yardımıyla huzuru bilip, huzuru bulup, huzurda kalmalarımızı hidayet eylesin Cenâb-ı Hak, âmin, ya Muin.  

 


[1] Heysemi, Mecmau’z-Zevaid c.1.s.271. (Kahire). Ebu Ya’la, Müsned c.6.s.307/3624 (Dımışk). Beyhaki Şuabu’l-İman c.3.s.29/2783 (Beyrut). Hâkimi Tirmizi, Nevadiru’l-Usûl fi Ehadisi’r-Rasul c.3.s.148 (Beyrut). Kenzü’l-Ummal c.9.s.293/26065–26066 (Beyrut).

[2] Beyhaki, Şuabu’l-İman c.3.s.17/2744 (Beyrut).

[3] Sahihi Müslim c.1.s.215/244 (Beyrut). Beyhaki, Şuabu’l-İman c.3.s.12/2732 (Beyrut).

[4] Sahihi Müslim c.1.s.216/245 (Beyrut).

[5] 54 farzın şerhi s.8.

<<< Önceki Kayıt - Sonraki Kayıt >>>