Kötü Huylar - (Zuhurat-ı Vakf-ı Güneş)

 

KÖTÜ HUYLAR

 

İşte şeytan da nefsinin sıfatlarından kibir, gurura düşüp, Adem aleyhisselama secde etmedi. Allah’ın gazabına çarpıldı.

Hadis-i Şerif:

 

اِنَّ الْعُجْبَ لَيَحْبِطُ عَمَلَ سَبْعِينَ سَنَةً

 

Yani, “bir insan kendini beğenip, diğerini beğenmemek yetmiş senelik ibadetini ifna ve imha eder.”[1]

Hadis-i Şerif:

 

اِيَّاكُمْ وَالْكِبْرَ فَاِنَّ اِبْلِيسَ حَمَلَهُ الْكِبْرُ عَلٰى اَنْ لَايَسْجُدَ لِاٰدَمَ

 

Yani “kibirden çok hazer ediniz. Zira İblis’i Adem aleyhisselama secde etmemeye kibir sevk etmiştir.”[2]

Hadis-i Şerif:

 

مَنْ تَـكَبَّرَ وَضَعَهُ اللّٰهُ

 

Yani, “bir kimse kendini büyük zannedip, nası hakir görür ise, Cenab-ı Allah o kimseyi hakir, hor eder.”[3]

Hadis-i Şerif:

 

لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ مَنْ كَانَ فِى قَلْبِهِ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ مِنْ كِبْرٍ

 

“Kalbinde cüz’i bir kibir bulunan kimse azap görme-dikçe, cennete dahil olmaz.”[4]

Hadis-i Şerif:

 

اَخْوَفُ مَا اَخَافُ عَلٰى اُمَّتِى كُلُّ مُنَافِقٍ عَلِيمُ اللِّسَانِ

 

Yani “ümmetim üzerine en ziyade korktuğum şey, münafıkların ilim öğrenip, amelleri olmadığı halde, fasih lisan ile saf kalpli ümmetimin aralarına nifak düşürmelerinden korkarım”[5] buyuruyorlar. Çünkü bir hadiste, on iki bin mü’min bir araya gelseler, karşılarındaki düşmanın çokluğundan yılmazlar, araya nifak düşmeyince,[6]buyuruyorlar.

Hadis-i Şerif:

 

ذُوالْوَجْهَيْنِ فِى الدُّنْيَا يَاْتِى يَوْمَ الْقِيٰامَةِ وَلَهُ وَجْهَانِ مِنْ نَارٍ

 

Yani, “dünyada iki yüzlü olan hain ve münafıklar yev-mî kıyamete iki yüzü ateş olduğu halde gelirler.”[7]

Hadis-i Şerif:

 

اَلشِّرْكُ الْخَفِيُّ اَنْ يَعْمَلَ الرَّجُلُ لِمَكَانِ الرَّجُلِ

 

Yani, “gizli şirk, Allah kendini görüp dururken, halkın methini ve ihsanını veyahut tazimini kazanmak maksadıyla amel ve ibadet etmektir.”[8]

Hadis-i Şerif:

 

وَيْلٌ لِمَنْ لَبِسَ الصُّوفَ وَخَالَفَ فِعْلُهُ قَوْلَهُ

 

“Veyl şu kimseye ki, sufi elbisesini giyer, fakat kavli ve fiili birbirine muhalif olur.”[9]

Hadis-i Şerif:

 

وَيْلٌ لِمَنْ يَذْكُرُ اللّٰهَ بِلِسَانِهِ وَيَعْصِيهِ بِقَلْبِهِ

 

“Veyl şu kimseye ki lisanı ile Allah’ı zikreder, kalbinden ise, Cenab-ı Hakk’ın yaptığına razı olmaz.”[10]

 

Hadis-i Şerif: Veyl şu kimseye ki, lisan ile Cenab-ı Allah’ı çok zikir eder, fiile gelince, şer’in hilafını işler, Allah’a asi olur.

Cenab-ı Hak buyuruyor ki, Biz hiçbir kavmi helak etmedik, önce onları uyarıcı, ikaz edici Resullerimizle, kitaplarımızla, ayetlerimizle, her kavmi imana, tevhide davet ettirdik. Deliller ile mucizatlar ile uyarıp, ikazlar yaptırdık. Ondan sonra da bu uyarıları, ikazları, ayetlerimizi tanımayıp, inkarları ve küfürleri üzerine gaza-ba layık olduklarına göre helak ettik.

İbrahim suresi 7. Ayet:

 

وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ

 

Yani, eğer siz nimete şükür ederseniz, elbette nimetinizi ziyade ederim ve eğer nimetin şükrünü terk eder, küfrederseniz, zararı size aittir. Zira küfür edenlere, azabım şiddetlidir.

Tevbe suresi 70. Ayet:

 

اَلَمْ يَاْتِهِمْ نَبَاُ الَّذينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَقَوْمِ اِبْرٰهيمَ وَاَصْحَابِ مَدْيَنَ وَالْمُؤْتَفِكَاتِۜ اَتَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِۚ فَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلٰكِنْ كَانُوٓا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

 

Yani, ey bizim ayetlerimizi ve gönderdiğimiz Resullerimizden zuhur eden mucizatları alay, tekzip eden kafirler, ey münafıklar, ey zalimler, ey Allah’ı tanımayan asiler, isyankarlar, Allah’ın kanunlarını, gönderdikleri Resullerini tanımayıp, inkar küfür edenler, sizden evvel geçen kavimler siz Resullerimizle ayetlerimizle, bir ibret almanız için haber veriliyor. İşte sizden evvel geçen hemen bir kısımları emrimize ve Resulümüze muhalefetlerinden dolayı, tufanla helak ettiğimiz kavm-i Nuh’un rüzgarla helak ettiğimiz Ad kavmi ve yıldırımla helak ettiğimiz Semud kavmi ve sivrisinek ile helak ettiğimiz İbrahim aleyhisselamın kavmidir. Ve gökten inen ateşle helak ettiğimiz Şuayb aleyhisselamın kavmidir ve zelzele ve semadan nazil olan taşlarla helak ettiğimiz Lut aleyhisselamın kavmidir. Zira onlara Resulleri geldiler, hakikatı haber verdiler. Velakin ümmetleri resullerini ve ayetlerimizi tekzib ettiler. Biz onları helak ettik.

Enbiya suresi 23. Ayet:

 

لَا يُسْـَٔلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْـَٔلُونَ

 

Yani, Allahu Teala işlediği işten mes’ul olamaz. Hiç kimse bir şey soramaz. Salih aleyhisselamın kavmi, Cebrail Emin’in sayhasıyla helak olmuşlardır.

Ey Resul-i mükerrem, Rabbin Teala Semud kavmini nasıl helak etti. Onlar vadi denilen beldelerinde dağları, taşları oyarlar, evler yaparlardı. Bu kadar kuvvetli olan Semud kavmini Rabbin nasıl helak etti! Rabbin şöhreti dünyayı tutmuş, kuvvet ve şevket sahibi olan tanrılık davası çalan Firavun’u denize gark etti. Bunlardan sonra gelen insanlara bir ders-i ibret alınması için Kur’an-ı Kerim’de bunları tekrar tekrar haber veriyordu. Bunlar kendilerini yaratan Rablerini ve Rablerinin gönderdiği Resullerini tanımadılar. Çok is-yan, asilik, çok zalimlikler ettiler. Kendi Resullerini tanımayıp, çok aşırı derecede isyanlar ettiler.

Ya Habibim, sonra Rabbin onları her birini bir azapla helak etti. İşte hayatta yaşayan insanlar! Bunlardan ibret alalım. Cidden bizi yaratan Allah’a dönelim. İhlaslı, halis niyet ile ibadete, zikrullaha azim ve gayret ile çalışalım. Başka bütün gaye arzu ve maksat-lardan savuşalım. Allah sevgisine kavuşalım. Allah, Resulullah ne demiş ise, ona bakalım. Allah aşkı ile nefsin kötü huylarını yakıp, din Allah’ın dini; dedikoduları atıp, din yolunda birleşelim. Sırf Allah için sevişelim. Şu hayat, ömür bitmeden, ölüm bizi mezara yitme-den yüce Rabbimize ve O’nun dostluğuna kavuşup, ak yüz ile temiz bir nurlu kalp ile huzuruna öyle kavuşalım.

Al-i İmran suresi, 103. Ayet:

 

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ

 

Yani Allah’ın dinine ve dinin ahkamını beyan eden Kur’an’a toplu olarak yapışın. Herkes kendi heva ve iştahatına uyup, fırkalara ayrılmayın, parçalanmayın. Din düşmanına karşı zayıf kalmayın. Allah’ın dinine hep beraber birlikte yapışınız ki karşıya galip gelesiniz. Cenab-ı Hak Teala ve tekaddes hazretleri ehl-i İslam’ın daima toplu bulunup, bir noktadan hareket etmesi lazım geldiğini emir ederek, fırka fırka ayrılmadan ve tefrikadan nehyetmiştir.

Tefrika çok ve mazarrat olacağından, toplum cemaatten ayrıl-mamayı cümleten hep beraber şeriata yapışmayı emir buyurmuştur.


[1] Kenzü’l-İrfan 1001 Hadis, s. 116/742.

[2] Kenzü’l-İrfan 1001 Hadis, s. 116/745.

[3] Kenzü’l-İrfan 1001 Hadis, s. 117/748.

[4] Kenzü’l-İrfan 1001 Hadis, s. 117/749.

[5] Kenzü’l-İrfan 1001 Hadis, s. 117/750.

[6] Ebu Davud 2611, İbni Mace2827, Tirmizi 1597, Darimi Siyer 215/2

[7] Kenzü’l-İrfan 1001 Hadis, s. 117/751.

[8] Kenzü’l-İrfan 1001 Hadis, s. 117/752.

[9] Kenzü’l-İrfan 1001 Hadis, s. 118/756.

[10] Kenzü’l-İrfan 1001 Hadis, s. 118/757.

<<< Önceki Kayıt - Sonraki Kayıt >>>